2016/01/12

En Sevdiğim Hatam - Chelsea M. Cameron


En Sevdiğim Hatam - Chelsea M. Cameron
Puanım 5/4,5
Tekrar burnumu çektim, Hunter da bana mendil uzattı.

"İşte bu kadar... Artık sen de biliyorsun. Bu sırrımı bir de Megan'a anlatmıştım. Yaşadığım yerdeki herkes biliyor elbette. 


Okulda bana orospu damgası vurdular ve öfkelenip kavga çıkarmaya başladığımda da artık kimse benimle konuşmak istemedi. Kendimle kimseyle çıkmayacağıma, asla erkek arkadaşım olmayacağına dair bir anlaşma yapmıştım. 

Yalnız kalacaktım çünkü güvenebileceğim tek kişi kendimdim. Herkes seni eninde sonunda hayal kırıklığına uğratır. Bütün bunlardan Tawny'ye asla söz etmemiş olsam da o benden yıllarca özür diledi. 

O da aynı olayın kurbanlarından biri olmasına rağmen sanırım hala özür diliyor. Annemle babam bizi o gece evde yalnız bıraktıkları için kendilerini o kadar suçlu hissettiler ki boşanmaya karar verdiler. Yani olanların tek sebebi bu değildi tabii ama yine de… O geceden sonra her şey mahvolmuştu. Şimdi neden tavuskuşu obsesyonum var biliyorsun artık. O gece Tawny küpelerden birini takıyordu, ben de diğerini. O küpeler hayatımızı kurtardı."

Hunter bir an düşünüp söyleyecek doğru kelimeleri bulamaya çalıştı. "Keşke onu mümkün olduğunca yavaş ve acı verici bir şekilde öldürebilsem," dedi.
"Ben de." Bunu itiraf edemeyeceğim kadar fazla düşünmüştüm.
"Anlattığın için teşekkür ederim."
"Şimdi neden böylesine dibi boyladığımı biliyorsun."
"Dipte falan değilsin. Çoğu insanın hayal bile edemeyeceği bir şey atlatmışsın. Böyle bir şeyle nasıl başa çıktığından utanma."
"Psikoloğuma göre bununla başa çıkma yollarım biraz fazlaymış."
"Boşversene. Eğer arada bir insanlara vurup bir şeyler kırmak sana yardımcı oluyorsa seve seve kum torban olurum, hatta çatıdan aşağıya atman için bir şeyler de alırız sana. Anlaştık mı?"

Hikayemiz üniversite de 4 kişilik yurt odasını paylaşan 3 kızımızın dördüncü oda arkadaşlarının gelmesi ile başlıyor. 

Ancak beklendiği üzere son dakika yerleştirmesinde başka yer bulunmadığı için karma yurtta bir erkek geliyor. Hunter Zaccadelli yerleşmek için odasına gittiğinde hiç hoş karşılanmıyor ancak yapılabilecek bir şey yok. 

Oda arkadaşı Taylor hiçte dost canlısı daha doğrusu erkek canlısı bir kız değil. İlk dakikadan aralarında oluşan çekime rağmen Taylor sürekli ona karşı koyuyor, aşağılıyor ve istenmediğini belli ediyor. O kadar ki ilk tanıştıklarında yarım saat içine burnuna yumruk atıyor (sadece burnuda değil). 

Taylor erkekler konusunda kesinlikle ön yargılı değil sadece hayatında onlara yer yok. Asla hiç birini hayatına sokmayı planlamıyor. O 'Buzlar Kraliçesi'..

Hunter ise bir serseri ama kesinlikle yakışıklı ve iyi çocuk olanlarından, sadece Taylor'ı sinirlendirmeyi ve onunla uğraşmayı seviyor.

Her ikisi de geçmişin yaralarını taşıyan ve bununla kendilerince baş etmeye çalışan iki gencin birbirlerini tanıma, aşık olma ve güvenme süreçlerini çok güzel anlatmış yazar. Hikaye klişe olmasına rağmen (bu şekilde o kadar çok kitap var ki) okurken sıkmıyor. 
Bir dipnotta kapağa gelsin. Bu kitap aylardır bende duruyor ancak kapağından dolayı okumamıştım. Doğru düzgün kapaklarla çıkarsalar olmaz sanki şu kitapları..

''Karşımda umutsuz ve bitkin bir kız yerine, küçük bavulu, sırt çantası ve gitarıyla birlikte bir erkek duruyordu. Onu incelemekle harcadığım dopdolu üç saniye boyunca hiçbir şey söyleyemeyişim ise klişenin daniskasıydı.''

''O, daha fazla yaklaşamadan önce kendimi geri çekerek yumruğumu çenesine, dizimi de kasıklarına geçirdim. İki büklüm oldu, bir eli suratında, diğer eli ise hayalarındaydı.''

“Aklıma gelen ilk şey ‘Ah kahretsin, uyanmak zorundayım,’oluyor. İkincisi ise, ‘Umarım Hunter’ın battaniyesi üstündedir.’”


“Küçük Hanım, kendi başının çaresine bakabilen kadından daha seksisi yoktur bu dünyada. Bildiğim kadarıyla 1950’li yıllar sona erdi.''








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;