2016/04/15

İyi Kız Kitap Yorumum


İyi Kız - Mary Kubica
Puanım 5/4

İyi bir insan olup olmadığıma karar verecek olanlar kim? Ailem mi? Arkadaşlarım mı? Yoksa ne yaşadığıma dair en ufak bir fikri bile olmayan etrafımdaki insan kalabalığı mı? Tabii ki hiçbiri… İyi ya da kötü biri olduğumu benden başka kimse bilemez.

Nüfuzlu bir ailenin kızı olan resim öğretmeni Mia, esrarengiz bir yabancıyla barda tanıştığı gece ortadan kaybolur. Genç kız aylar sonra ıssız bir kulübede bulunur, ancak o eski Mia değildir artık. Tamamen değişmiştir ve yaşadıklarına dair bölük pörçük parçalar hatırlamaktadır. En tuhaf olansa, kendini artık Chloe olarak tanıtmasıdır. Peki kimdir bu Chole denilen kız?

Ve Mia neden kendisine bu isimle hitap edilmesini istemektedir? Bu soruların cevabını hiç kimse bilmemektedir. İşin aslı, Mia'ya dair bilinmeyenlerden yalnızca biridir bu... 17 ülkede yayınlanan, zekice kurgulanmış sıra dışı hikâyesiyle İyi Kız, kusursuz ailelerin bile göründükleri kadar mükemmel olmadıklarını kanıtlar nitelikte çarpıcı bir ilk roman.

"Karakterlerin yaşadığı ruhsal çöküntülerin ve ikilemlerin son derece gerçekçi ve çarpıcı bir dille kaleme alındığı muhteşem bir ilk roman."     
-Publishers Weekly-

"Her sayfasında okuyanları yerine çivileyecek türden çarpıcı bir psikolojik
gerilim romanı."     
-Chicago Tribune-

"İnanılmaz olana inanmaları konusunda okuyucularına meydan okuyan Mary Kubica'nın üslubuna hayran kalmamak elde değil."     
-New York Times-

Polisiye, gerilim türünde okuduğum bu kitabı gerek kurgu, gerekse sürükleyicilik bakımından beğendim. Yazarın dili sayesinde kendinizi olayların akışına bırakıyorsunuz. İki farklı zaman dilimi kullanması sayesinde merak unsurunun azaldığını düşünebilirsiniz ancak sonunda olayları bağlama şekli ile kesinlikle azalmadığını söyleyebilirim.

Mia, zengin bir ailenin ikinci kızı.. Gerek kariyer tercihi, gerekse güçlü karakteri ile babasının hiç bir zaman onayını alamamış, sessiz ve uysal olan annesinden de umudunu kesmiş ve kız kardeşi ile aralarında hiç bir bağ yok. Birbirleri ile aylarca konuşmasalar şüphelenmeyecek konumdalar. Ancak ailesinin aksine arkadaşları ve öğrencileri yokluğunu farkına varıyor ve kayıp ilanı veriliyor.

Ancak sorumsuz kızının, yargıçlık kariyerine zarar vermemesi için çok çaba harcamış olan James, kaçırıldığını değil, kendisinin gittiğini iddia ediyor. Annesi Eve ise, hiç bir zaman iyi bir anne olamamış olduğunun farkında ve tek istediği kızının bulunması. Ancak eşine karşı çıkmaya da alışık değil.

Colin ise, parkinson hastası olan annesine yasal yollardan çalışarak kazandığı para ile bakamaz. Babası kendilerini yıllar önce terk etmiş ve annesi ile ikisi sürekli fakirlikle sefalet arasında sürüklenmişler. Bir gün bulaşıkçılık yaptığı restoranda fazla mesaiye kalmak ister ancak patronu ona borç alabileceği bazı insanları tavsiye eder. Ödeyemeyince de ufak işlerde bu adamlar için çalışmaya başlar. En son iş ise, Mia'nın kaçırılmasıdır. İlk defa bu kadar ciddi bir suça bulaşacaktır ancak ödenecek paraya da ihtiyacı var. 

Colin özünde kötü bir karakter değil. Hayır düşündüğünüz gibi kurban yada kendine acıyan bir karakterde değil. Hayat şartları karşında kendince yapması gerekenleri yapmış, umursamaz ve kaba bir adam. Kimseyi öldürmemiş ama bu öldüremeyeceği anlamına gelmiyor sadece gerekmemiş gibi ..

Dedeftif Gabe ise, yargıcın kızının davasını aldığında ya başarılı olacak yada işini kaybedecektir. Ancak yargıcın ona yardımcı olmaya niyeti yoktur. Aksine bu olayın soruşturulmasından huzursuzdur. 

Hikaye dedektif Gabe, kaçıran kişi Colin ve Eve'nin gözünden anlatılıyor. Sadece kayıp aramanın dışında, mükemmel ailelerde ki kopukluklar, ebeveyn ilişkileri ve karı koca ilişkilerinin de işlendiği bu kurguda, öyle Agatha Christie tarzı dedektiflik yöntemleri çok fazla işlenmemiş. Aslında daha çok duygusal yönlerine ağırlık verilmiş ki ben bu hali ile çok sevdim.

Mia, dağ başında bir kulübede bulunduğunda adının Chloe olduğunu söylüyor ve kendini bir şekilde iletişime kapatıyor. Hala tehlikede olabileceği düşünüldüğü için ifadesi çok önemli ancak o kısmi Amnezi yaşıyor. Bu da annesinin ve doktorların onun işkenceler ve korku dolu anlar yaşadığını düşünmesine neden oluyor. 

Peki nedeni gerçekten yaşadığı işkenceler mi yoksa suçluluk mu? Olayın arkasından çıkan trajedi beni çok üzdü. Sonunun aslında bu şekilde olduğunu tahmin etmemiştim. Zamanlar arası geçişler çok iyiydi. Genelde bir zamanda gerekenden fazla kalır yazarlar ve diğer zamanda gelişen olayları unutur yada onlardan koparız. Bu kitapta hepsi dozundaydı.

Alıntılar
''Sıra dışı olan bu işte. Adam kaçıran biri normalde esirinin ucuz, geri dönüştürülmüş bir deftere delilleri çizmesine izin vermez.''

''Bu kadar uzun süre kıpırdamadan oturduysa, Mia, bunu çizmene yetecek kadar uzun süre oturduysa, o zaman neden kaçmadın?''

Diğer anneler çocuklarını müzelere, parklara, sahile götürürdü. Bense olay çıkmasın diye çocuklarımı elimden geldiğince evde kapalı tutardım.

Her şeyimden nefret ediyor. Biliyorum. Gözlerinden okuyabiliyorum. Duruşumdan nefret ediyor. Pis saçlarımdan, çenemi saran kirli sakalımdan, tavadaki yumurtaları karıştırırken seyrettiği ellerimden, ona bakışımdan, sesimin tonundan, kelimelerin ağzımdan çıkarken dudaklarımın aldığı şekilden..

''Ben öteki olanım. Yaptığı hataları sürekli örtbas etmesi gereken öteki kızıyım.''

Yakamdan düşmesini isteseydim gerçekten yanımda daha fazla halat getirir, onu yine banyodaki lavaboya bağlardım. Çenesini kapamasını isteseydim, ağzına koli bandı yapıştırırdım. Ama kendimi affettirmek isteseydim, ona şu resim defterini alırdım.





1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Online Okuyucular;